İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay tarafından İzmir Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliğine getirilen sanatçı Levent Üzümcü, kentte yapacaklarıyla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Katıldığı youtube yayınında kendisinin 2013’teki Gezi eylemlerine katıldığı için böyle bir göreve getirildiği yönündeki eleştirilerle ilgili soruları cevaplandıran Üzümcü, “Bunu söyleyen insanlar orada görünen rol alan bütün isimlerin rol aldığı televizyonlarda aldıkları dizilere karışıyorlar mı? Mesela ben bunca yıldır 2013 geziden beri televizyonda bir tane işte oynayamıyorum. Beni o kadar yok saydılar ki, ülkeden gittiğimi sanan ‘çomarlar’ var bu ülkede. Yani İletişim Başkanlığı’ndan maaşını alan çomarlar var bu ülkede. Benim ülkeden gittiğimi sanıyorlar ve böyle zannettirmeye çalışıyorlar. Ben her akşam İstanbul’da sahneye çıkıyorum, “Londra’dan atıp tutmak kolay” diyorlar. Şimdi bu adamların ciddiye alınacak tarafı olabilir mi?” dedi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Devlet Tiyatrolarının şu an suya sabuna dokunamayacağını ifade eden Üzümcü, “İzmir’de Devlet Tiyatrosu ile Şehir Tiyatrosu arasındaki en önemli fark, biz suya sabuna dokunacağız. Devlet Tiyatrosu şu an suya sabuna dokunamaz. Sonuçta Bodrum’da arazi peşinde koşan bir Kültür ve Turizm Bakanı var. Onun kültürle falan bir alakası yok. Karısı gitsin antik bir yerlerde şarkı söylesin falan diye takılan bir grup insan bunlar” ifadelerini kullandı.“BENİ O KADAR YOK SAYDILAR Kİ, ÜLKEYİ TERKETTİĞİMİ SANAN ÇOMARLAR VAR”- Devlet Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni olan Tamer Karadağlı ile ilgili ‘Tiyatro birikimi yok ama AK Partili olduğu için bu göreve getirildiği’ söyleniyor. Sizin için de “Tiyatrocu birikimi yok ama Gezi’de siyasi rol aldı. Bu rolünden dolayı bu göreve getirildi’ diyenler de var. Bu konuda ne diyorsunuz?Bunu söyleyen insanlar Gezi’de görünen, rol alan bütün isimlerin televizyonda aldıkları dizilere karışıyorlar mı? Mesela ben bunca yıldır, 2013’teki Gezi’den beri televizyonda bir tane işte oynayamıyorum. Beni o kadar yok saydılar ki, Türkiye’den gittiğimi sanan ‘çomarlar’ var bu ülkede. Yani İletişim Başkanlığı’ndan maaşını alan çomarlar var bu ülkede. Benim ülkeden gittiğimi sanıyorlar ve böyle zannettirmeye çalışıyorlar. Ben her akşam İstanbul’da sahneye çıkıyorum ama bunlar benim için “Londra’dan atıp tutmak kolay” diyorlar. Şimdi bunun ciddiye alınacak tarafı olabilir mi? Ülkenin dertlerine bu kadar uzakta kalmış insanların ciddiye alınacak bir tarafı olabilir mi? Ülkenin ekonomisi adaletiyle birlikte tepetaklak gitmiş bir ülkenin taş kemirmeye başlayan insanlarıyız biz. Ne kadar hızlı fakirleştiğimizi kimse hiç mi fark etmiyor. Ben bunları söylediğim için televizyondaki işlerimi kestiler. Ben her zaman olduğu gibi tiyatro yaptım. Benim bu insanlara bir şey ispat etme derdim yok. Öyle bir amacım da olamaz. Ben sadece ve sadece bunu söylemek istiyorum."TAMER KARADAĞLI İLE KARŞILAŞTIRILMAMIN ANLAMI YOK"- Tamer Karadağlı üzerinden sizinle ilgili yapılan değerlendirmelere ne diyorsunuz?Bir kere böyle bir karşılaştırmanın anlamı yok. Ben bunu anlamlı bulmuyorum. Devlet Tiyatrosu birçok ilde sahnesi olan, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yürütülen yaygın ve kalabalık bir kuruluş. Şehir Tiyatroları bir iki sahnesi olan daha küçük kurumlardır ve bu kurumların yaptıkları iğneyle kuyu kazmak gibi, şehirdeki tiyatro hayatını canlandırmak gibi bir şeydir. Şimdi Devlet Tiyatrosu’nun da olduğu bir şehirden bahsediyoruz. Asıl farkımız ne acaba? Aslında hiçbir farkımız yok. Tiyatro yapacağız, tiyatro anlatacağız. İzmir’de Devlet Tiyatrosu ile Şehir Tiyatrosu arasındaki en önemli fark, biz suya sabuna dokunacağız. Devlet Tiyatrosu şu an suya sabuna dokunamaz. Ben bunu tartışma yaratmak için söylemiyorum.Sonuçta Bodrum’da arazi peşinde koşan bir Kültür ve Turizm Bakanı var. Onun kültürle falan bir alakası yok. Karısı gitsin antik bir yerlerde şarkı söylesin falan diye takılan bir grup insan bunlar. Tabii ki bunların yönettiği bir kurumda, bu siyasi garabetin yönettiği bir kurumda oturup tiyatronun asıl konusunu, sunamazsınız siz seyirciye. Çünkü, bunu sunacak özgürlüğe sahip olan bir kurum değilsiniz. Bunu ben bir eleştiri olarak değil bir tespit olarak söylüyorum.“HALKIN PARASIYLA TİYATRO YAPIYORSAK HALKIN SORUNLARINA SIRTIMIZI DÖNEMEYİZ”- İzmir Şehir Tiyatroları’nda nasıl bir repertuvar olacak?Bir kere temel anlamda çocuk ve gençlik tiyatrosu olacak. İzmirli seyircilerimizin buna özellikle özen göstereceğimizi bilmesini isterim. Örneğin, Türkçe konuşmayı bilmeyen okula başlamamış mülteci çocuklar için de oyunlar yapacağım. Bu oyunda Türkçe olmayacak harekete dayalı çocuk oyunu bu. Onu yapmayı düşünüyorum ilk etapta. Ondan sonra İzmir’deki ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerinin geleneksel Türk tiyatrosuyla, Hacivat-Karagöz’le, anlatı tiyatrosuyla, Kavuklu ve Pişekar formlarıyla, meddahla bir parça tanışmasını istiyorum. İlk etapta tiyatronun içinde böyle bir birim olacak. Bunun için canla başla çalışacağız. Suya sabuna dokunacak oyunlarımız. Bir ödenekli tiyatro hayatı boyunca suya sabuna dokunmayan oyunları yapma hakkına sahip olamaz. Bir tiyatro, hele ödenekli tiyatrolar, halk bu kadar açlık çekerken, halk bu kadar adaletsizlik yaşarken, ekonomi bu kadar kötü yönetilirken bu ülkede, tiyatro sanatının yazarlarının tarih boyunca bunlarla ilgilendiği sözler, buna dair söylediği sözler yok sayılamaz. Çünkü biz burada özel tiyatro yapmıyoruz. Bizim bilet paramız 750 liranın üzerinde değil, 10’da biri, hatta 20’de biri bizim bilet fiyatımız. Biz halkın parasıyla tiyatro yapıyorsak halkın sorunlarına sırtımızı dönemeyiz. Ben bunu doğru bulmuyorum. Ama bu demek değil ki koca bir tiyatro sadece politik tiyatro yapacak… Hayır, sizin kırmızı ışıkta durup geçmeye bile karar vermeniz bir politikadır. Filenizi dolduramadığınız, ev kiranızı veremediğiniz, yol yemek parasını hesap ettiğiniz bir ülkede yaşamak ve burada karar vermek bir politika demek. Bizler de sanatla uğraşan insanlarız ve karar veriyoruz. Bunlarla ilgili konuşan insanların yazdıkları oyunları sahneleyeceğiz.
