TUGAY AÇIKLADI: İZMİR ŞEHİR MERKEZİNE ARAÇ YASAĞI GELİYOR

ERKAN DOĞAN’IN HABERİ

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr Cemil Tugay, GRI Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporu toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Şehir merkezini trafikten arındırmak istediklerini anlatan Tugay, “İnsanların daha az araç kullanmaları bisikleti daha çok kullanmaları için birçok noktada trafiği kısıtlamayı düşünüyoruz” dedi.

“Sürdürülebilirlik çalışmaları kapsamında, şehir merkezini olabildiğince trafikten arındırmak istiyoruz” diyen Tugay, “Kesin kararlar vermemekle birlikte dünya örnekleri bizi böyle kararlar almaya itiyor: En azından insanların daha az araç kullanmaları, daha fazla yaya olarak bir yerlere gitmeleri, bisikleti daha çok kullanmaları için mümkün olan birçok noktada trafiği kısıtlamayı düşünüyoruz. En azından hafta sonu insanların daha az araç kullanmaları bisikleti daha çok kullanmaları için mümkün olan birçok noktada trafiği kısıtlamayı düşünüyoruz. Dünyanın birçok yerinde şehir merkezine araçla girme özgürlüğü yok. Bu tür kararları alırken halkımızın buna destek olmasına ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

Tugay, “Dünya gerçekten herkesi doyurmaya yetecek zenginliğine sahip. Bunun gibi yüzde tane daha dünya olsa aç gözlü insanları doyuramıyorsunuz” diye konuştu.

“BELEDİYE NİYE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKLE UĞRAŞIYOR DİYE DÜŞÜNENLER OLABİLİR”

Tüm kent paydaşlarıyla şeffaf ve hesap verebilir bir anlayışla paylaşmak amacıyla hazırlanan İzmir Büyükşehir Belediyesi Kurumsal Sürdürebilirlilik Raporu Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın katıldığı toplantıda tanıtıldı. Raporun hazırlanış aşaması hakkında bilgi veren Başkan Tugay, şunları söyledi:

“AÇGÖZLÜ İNSANLARI DOYURAMIYORSUNUZ”

“Kurum olarak sürdürülebilirlik sürecinde yapılacak çalışmalarında önce kendimize bir yol çizmek, çeki düzen vermek kendi kurumumuz içinde bir anlayış bir disiplin oluşturma daha sonra şehrin diğer kurumlarına, şehirde yaşayan herkese öğretme düşüncemiz var.

Öğretme demek zorundayım. Tabi pek çok kurum sürdürülebilirlik konusunda duyarlı ve ama hem ülkemiz için hem dünyamız için istenilen seviyeye gelmiyor. Ve başarı elde edilemiyor. Bulunduğumuz nokta dünya için söylüyorum kötü bir nokta.

 Bu konu konuşulduğunda, ‘Belediyenin işleri yolları yapmaktı, körfezi temizlemek, arıtma filan, otobüsler çalışsın gibi işleri yok mu, niye bu sürdürülebilirlikle uğraşıyor’ diye düşünenler olduğuna eminim. Çok vahim bir hata yapılıyor.

Aklı başında insanlar olarak bir şeyler yapma zorunluluğu hissediyoruz. Dünya gerçekten herkesi doyurmaya yetecek zenginliğine sahip. bunun gibi yüzde tane daha dünya olsa aç gözlü insanları doyuramıyorsunuz.

"BİZLER İNSANLAR DÜNYANIN DENGESİNİ BOZDUK"

Çiftçilerin eskisi gibi topraktan verim alamıyor, doğanın dengesi bozulou. Kaynak sorunları nedeniyle maliyet artışlarının yaşandı.

Bizler insanlar olarak dünyanın dengesini bozduk. Bu kadar basit bir tanımı var. Başka canlılar için de bu dünyayı aşama aşama yaşanamaz hale getiriyoruz. ‘Birileri bu işleri halleder’ diye düşünüyor olabilirsiniz.

‘Ben zaten kaç yıl yaşayacağım ki’ diye düşünenler de olabilir. Yapılan araştırmalar sorumluluk almaktan kaçınan kişiler ve kurumlar.

Sadece kendi kazancından başka bir hiçbir şey düşünmeyen kişilerin halleri, hem onların çocuklarının hem de dünyadaki tüm canlılarının hayatını birer birer yok etmeye devam ediyor” diye konuştu.

"EN BASİTİ İSRAF ETMEYİN"

Yaptığımız çalışma kapsamında 311 Yeşil Yakalı gönüllü kişinin katılımıyla belediyede bir kültür oluşturmaya çalıştık.

İzmir 2030 yılında Karbon Nötr taahhüdünde bulunan bir şehir. Bu sorumluluk tüm kurumların üzerinde. Doğaya karbon salon olumsuzlukları ortadan kaldırmak veya dengelemek gerekiyor.

Enerji verimliliğini çalışarak, daha az enerji nasıl tüketiriz, temiz enerji kaynaklarını nasıl üretiriz, kent içi ulaşımını nasıl sürdürebilir yaparız. Bunlarla bitmiyor. Ne gerekiyor. gıdada israf yüzde 50-55’lerde.

İklim dostu beslenme diye bir terim var. Beslenmenizi ayarlarken karbon emisyonuna sebep olmayacak doğaya zarar vermeyecek şekilde belirlemelisiniz. En basiti israf etmeyin. Üretilen her gıda maddesi, arkasında bir şeyleri tüketerek geliyor önünüze.

Çöpe attığınızda üretimdeki kaynakları tüketmiş oluyorsunuz.,Sadece yiyeceğiniz kadarını almak ve onu tüketmeyi başarmak tek başına bu bile inanılmaz bir fark yaratabilir. Çok mu zor  hakkaten yani? İnsanların büyük bölümü inanılmaz bir israf içinde”

"GİTTİĞİM OTELDE BİLE GEREKSİZ YANAN IŞIKLARI SÖNDÜRÜYORUM"

Çok uzak ülke ve kıtalardan getirilen ürünler tercih edilmemesi gerekir. Et ve süt tüketiminin de karbon yükü oluşturuyor. “Daha az elektrik harca, ihtiyacın kadar tüket. Bu konularda evimde kendim de çok dikkat ediyorum.

Aileme de uyarıda bulunuyorum. Gereksiz ışıkları söndürüyoruz seyredilmeyen tv’yi kapatıyoruz. Yazın 18 derecede çalıştırıyor soğuk oldu diye kapı pencere açıyorlar. Kışın da 30 dereceye ayarlıyorlar.

Avrupa’da 22-24 derece arasında tutabiliyorsunuz. Ben parasını verip kaldığım otelde de ışıkları söndürüyorum. İnsanları sürekli klima açık kapı açık diye uyarıyorum. Ben 58 yaşındayım bendeki duyarlılık 7-8 yıldır vardır.

 Ne benimle ne de duyarlı bir grup insanla olacak değil. Bazı kararlar almak zorundayız. Kendimize yeni bir yaşam şekli belirlemek ve tarif etmek zorundayız. Böyle bir lüksümüz kalmadı.

"ŞEHİR MERKEZİNİ TRAFİKTEN ARINDIRMAK İSTİYORUZ"

Sürdürülebilirlik çalışmaları kapsamında, şehir merkezini olabildiğince trafikten arındırmak istiyoruz.

Kesin kararlar vermemekle birlikte dünya örnekleri bizi böyle kararlar almaya itiyor: En azından insanların daha az araç kullanmaları. daha fazla yaya olarak bir yerlere gitmeleri.

Bisikleti daha çok kullanmaları için mümkün olan bir ok noktada trafiği kısıtlamayı düşünüyoruz.

En azından hafta sonu insanların daha az araç kullanmaları bisikleti daha çok kullanmaları için mümkün olan birçok noktada trafiği kısıtlamayı düşünüyoruz.

Dünyanın birçok yerinde şehir merkezine araçla girme özgürlüğü yok. Bu tür kararları alırken halkımızın buna destek olmasına ihtiyacımız var.